Yazıda neler var?
Yaşın dil öğrenmeye engel olmadığını anlamak için öncelikle ön yargıları yıkmalıyız. Bir çok insan belirli bir yaştan sonra dil öğrenmenin imkansız olduğunu düşünür. Son gerçekleştirilen bilimsel araştırmalar ise dil öğrenme yeteneğinin yaşın ilerlemesi ile kaybolmadığını kanıtlamakta ve yaş ve dil öğrenme bağlantısı hakkındaki veriler hızla güncellenmektedir.
Son dönemde yapılan araştırmalar, yabancı bir dil kuralını anlayarak kullanma ve farklı kelimelerle zenginleştirme uygulamalarında yaştan bağımsız bir performans dağılımı gözlemlenebilmiştir. 14-21, 12 ve 8 yaş grupları arasında yapılan deney ve araştırmalar, genç yetişkinlerin diğer gruplara göre daha iyi performans gösterdiği gözlemlenmiştir.
Bu konuda bir çok ünlü üniversite araştırmalara ve uygulamalı deneylere devam ederken bizler de bu konuyu destekleyen ve yaşında dil öğrenmeye engel olmadığını kanıtlayan şeylere bir göz atalım.
Yaş Her Şey Değildir
Dil öğrenmeyi hızlandıran ya da verimliliğini etkileyen tek faktör yaş değildir. Dil öğrenmek yaş haricinde bir çok detay ve verimlilikle doğrudan bağlantılıdır. Tabi ki çocukların öğrenme yetileri, yetişkin bir insanınkine göre daha güçlüdür. Yapılan araştırmalara göre bir insanın yeni bir dil öğrenmek için ihtiyaç duyduğu altyapı, yaştan bağımsız bir şekilde varlığını sürdürüyor.
Dil işleme yeteneği adı verilen biyolojik etken (beynin kelime işleme bölümü), bir insanın 6 yaşındaki hali ve 68 yaşındaki hali arasında farklılık göstermiyor.
Teknoloji İle Yaşayan Bir Devirdeyiz
Bir çok insan tarafından “Bilgi Çağı” olarak adlandırılan bir dönemde yaşıyoruz. Gerçekten bilgiler havada uçuşuyor ve herkes istediğini istediği kadar, herhangi bir efor sarf etmeden alabiliyor. Eskiden insanlar spesifik bilgileri alabilmek için yeri geldiğinde kilometrelerce yol kat etmek ya da aylarca gönderdikleri postalara cevap almayı beklemek zorundaydılar. Şu anda ise sadece bir kaç saniye içinde, yerimizden kalkmadan, insanlık tarihinin ürettiği bilgilerin %95’ine ulaşabiliyoruz.
Bu kadar bilgi ile donatılmış bir devirde sürekli yenilikler, yeni araç ve gereçler, cihazlar üretilmektedir. Tüm bu yenilikler yanında yeni kelimeler, yeni ifadeler hatta vücut dilinde bile değişiklikler olmasına sebebiyet vermektedir. Bu durum beynin dil bölümünün daha aktif bir şekilde kullanılmasına sebebiyet vermektedir. Beynimizin bir şeyleri anlama, kavrama, duyduklarını işleme mekanizması her daim aktif olduğundan dolayı yeni bir dil öğrenme konusunda da eskiye nazaran daha az sıkıntı çekmektedir.
Sahip Olduğumuz Tecrübeler
Yaşımız ilerledikçe daha fazla problemi çözüme kavuşturmuş ve dünyayı daha iyi anlamaya başlamış bir beyne sahip oluyoruz. Bu durum beynimizin öğrenme ve kavrama bölümlerini geliştirirken aynı zamanda yeni bir şeyi öğrenme konusunda daha verimli yollar bulmasını daha sağlamaktadır.
Beynimiz biz farkında olmadan, yeni bir şeyler öğrenirken eski deneyimleri de kullanmaktadır. Bu sayede öğrenme konusunda daha fazla yola sahip olan beynimiz, yeni bir dili kolayca öğrenebilmektedir.
Yetişkinler Çocuklar Kadar Hızlı Öğrenyor
Middlebury Enstitüsü, Defense Language Enstitüsü Yabancı Dil Merkezi ve MIT tarafından yapılan farklı araştırmalarda, yetişkinlerin dil öğrenme konusunda çocuklardan farksız olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Yapılan araştırmalar yetişkinlerin dil öğrenirken eski deneyimlerini kullanarak kendilerine göre yöntemler geliştirdiklerini, kalıcı bir şekilde kelime öğrenebilmek için pratik yollar bulduklarını ve çocukların bilgiye aç beyinleri ile arasındaki farkları bu şekilde kapattıklarını keşfetmiştir.
Dil öğrenmek biraz da dili öğrenecek kişinin yeteneklerine, yaşam biçimine, geçmişine, yetiştiği bölgeye ve daha bir çok etmene göre farklılıklar göstermektedir. Çocukluktan itibaren farklı dilleri duyan, kulak aşinalığı olan çocuklar tabi ki dil öğrenme konusunda başarılı olabilmektedirler. Ancak bu durum beynimizin gücü ya da yeteneğinden bağımsızdır.
Dil öğrenmek istiyorsanız yaşınıza sakın takılmayın.