Yazıda neler var?
1-) Simultane tercümede karşılaştığınız zorluklar nelerdir?
– TOPLANTI HAKKINDA BİLGİ-BELGE TOPLANMASI:
Toplantıya girmeden önce hazırlık yapılması için herhangi bir bilgi ve belge verilmemesi sorun olabilir. Bunu önlemek için işverenle veya çeviri firmasıyla zamanında bağlantıya geçilip, sunum, konuşma metni, sektörel terimler ve kısaltmalar, katılımcı ve konuşmacı listesi alınmalı, bunlar dikkatle incelenmelidir. Bu bilgiler alınamıyorsa, internetten firmanın/kurum veya kuruluşun web sayfası araştırılmalı, sektör ve konu hakkında genel aramalar yapılarak bu konudaki akademik çalışmalar, tezler incelenmeli, bu kaynaklardan terimce çıkartılmalıdır.
– TEKNİK EKİPMAN KULLANIMI VE SES DÜZENİ:
Ses düzeninin test edilmemiş olması, son dakika ses düzeneğinde aksilik çıkmasına sebep olabilir. Konuşmacı sunumuna başlamış olduğu halde, çeviri dinleyicilere ulaşmayabilir. Toplantı başlamadan hemen önce, teknik ekiple tüm teknik ekipman (mikrofonlar, kulaklıklar, kabin içi cihaz, vs.) bizzat denenmelidir. Çeviri esnasında da teknik ekiple sürekli göz temasında kalınmalı, bir canlı yayın spikeri ile teknik ekibi gibi beraber çalışılmalıdır.
– PROGRAMDA DEĞİŞİKLİK:
Programın belli olmaması ve/veya anlık değişmesi sıkıntı yaratabilir. Ders çalışılmışsa, bu emek boşa gidebilir. İçerik değiştiğinde, tüm bilgiler sıfırlanabilir. Bu duruma hemen uyum sağlamak gerekir. Protesto etmek, dövünmek yerine, bu süre terimce karıştırarak kullanılmalıdır.
– PROTOKOL GERGİNLİĞİ:
Üst düzey protokolün yarattığı gerginlik ve stres kabin ekibine de yansıyabilir. Protokol şefi ani çıkışlar yapabilir, söze girebilir, birilerine talimat verebilir, protesto edebilir veya edilebilir, hiddetlenip kötü kelimeler kullanabilir, toplantıyı terk edebilir veya terk etmek zorunda kalabilir. Söylediği her şeyi bire bir çevirmemek gerekebilir. Yabancı konuklara verilecek mesaj konusunda dikkatli olunmalıdır.
– KATILIMCILARIN MİKROFONSUZ SÖZ ALMASI:
Mikrofon olmaksızın söz alan ve konuşan katılımcıların söylediklerinin kabine yansımaması söylenenlerin aktarılmasını güçleştirir. Tüm dinleyiciler, özellikle yabancı katılımcıların da bu katkılar hakkında bilgi almasını sağlamak zor olabilir. Hemen teknik ekibe bilgi verilmeli ve katılımcının mikrofona konuşması sağlanmalıdır.
– KABİN BASINCI:
Kabinin aşısı ısınması, havasız kalması, hatta kokması çalışma şartlarını sıkıntıya sokabilir. İki kişi yarım saat içinde kabindeki temiz havayı tüketebilir. Tercüman yoldan gelmiş olabilir, dinlenme ve öz bakım yapma imkânı bulamamış olabilir. Dolayısıyla kabin içindeki hava düzenini iyi sağlamak gerekir. Birçok kabinde havalandırma tertibatı olsa da, bunlar ses yaptığı için kullanılmamaktadır. Havalandırma için kabinin kapısı açılsa da, bu ses yalıtımını olumsuz etkilemektedir, kabine yakın dinleyiciler rahatsız olabilmektedir.
– KABİNDEN SAHNENİN İZLENMESİ:
Kabinin önündeki insanların sahne görüntüsünü engellemesi ve kimin konuştuğunun duyulmaması sorun olabilir. Bu kişiler, cihaz sessize alınıp, cam tıklatılarak çekilmeleri konusunda nazikçe uyarılmalıdır. Tercüman, sadece sesleri dinlemekle kalmamalı, olan biteni, akışı da kontrol altında tutmalıdır. Sahneye girip çıkanların kimliklerini ve unvanlarını iyi bilmelidir.
– AKSANLI KONUŞAN KONUKLAR:
Konuşmacıların aksanlı veya anlaşılmaz bir şekilde konuşması, çeviri açısından sıkıntı yaratabilir. Hintli/Pakistanlı, Afrikalı, Çinli, Japon, İtalyan, İspanyol ve Araplar kötü aksanlarıyla ünlüdür. Bu konuşmacılarla toplantı öncesi sohbet edilmeli, aksanları öğrenilmelidir. Geniş zamanda da internette bu tip aksanlar çalışılmalıdır. Bu ülkelerin uluslararası haber kanalları takip edilmelidir. Aksan taklit edilmemelidir.
– KISALTMALARIN FAYDALARI VE ZARARLARI:
Konuşmacıların sürekli kısaltmalarla konuşması tercümanı sıkıntıya sokabilir. Özellikle tıp, siyaset ve uluslararası ilişkiler, makine/teknik/mühendislik alanda yapılan toplantılarda sık sık camianın bildiği kavramların kısaltmaları kullanılır. Tercüman, bunların listesini alamamışsa, o anda bunları öğrenmeli ve toplantı boyunca kullanmaya çalışmalıdır. Kısaltmalar, çevirmene de zaman kazandırır, birim zamanda daha fazla şey aktarılmasına yardımcı olur.
– FIKRA VE ESPRİ ÇEVİRİLERİ:
Konuşmacıların konunun dışına çıkarak beklenmedik espriler yapmaları veya fıkra anlatmaları çevirmen açısından zor olabilir. Ortamı yumuşatmak ve dinleyicileri dinlendirmek açısından teknik veya akademik toplantılarda bile fıkralar anlatılmaktadır. Fıkra ve espri çevirisi çeviride ustalık gerektiren bir konudur. Katılımcıları hedef dilde de güldürebilmek, ayrı bir meziyettir. Bunun pratiği önceden yapılmış olmalıdır. Komiklik garantisi yoksa, anlam verilecek şekilde çeviri yapılmalıdır. Komikse de, çevirirken kahkaha atarak çevrilmemelidir, her şeye rağmen düzgün cümleler kurulmalıdır.
– UZUN VE HIZLI KONUŞAN KONUŞMACILAR:
Konuşmacıların fazla uzun ve hızlı cümleler kurmaları ve aşırı uzun konuşmaları çeviride anlam düşüklüğüne ve karmaşaya sebep olabilir. Çevirmen bu cümleleri kendince sonlandırabilmeli, edebi sanat yapmak veya konuşmacıyla aynı bağlaçları kullanmak için işini zora sokmamalıdır. Kaçırılan ilgi tümceleri, bir sonraki tümcede eklenmelidir. Çeviri anlamsız olduysa, hemen toparlayıcı birkaç cümleyle fazladan anlam yüklemeden özet geçilmeli, bu sayede dinleyici rahatlatılmalıdır. Çeviri başlamadan önce konuşmacılara ulaşmalı, onlarla bir tanışma sohbeti gerçekleştirmeli, nihayetinde onlara nazikçe, yavaş yavaş, tane tane, yüksek sesle ve anlaşılır bir şekilde konuşmaları konusunda ricada bulunulmalıdır. Tanışma amacı; konunun tercümanlık aracılığıyla katılımcı kitleye aktarılacağını konuşmacıya hatırlatmaktır.
– YABANCI DİL KONUŞAN KATILIMCILAR:
Soru-cevap kısmında yabancı dillerini konuşturmaya çalışan katılımcılar, toplantının akışını bozabilirler. Yabancı dilde konuşan bu dinleyiciler, bazen de sahnedekilerle ikili diyaloğa, atışmaya veya kavgaya girebilirler. Burada olayın kontrolden çıkması, her kafadan bir ses çıkması karmaşaya ve çevirinin verimsiz olmasına sebep olabilir. Söylenenler, herkesin anlaması için önce Türkçe’ye çevrilmelidir. Dil değişince dinleyicilerin kanalı da değişmelidir. Ancak dinleyiciler bunu hemen idrak edemeyebilir ve aynı kanalda kalmış olabilirler. Ardıl çeviride böyle durumlarda toplantıyı yönetmek, tarafları susturup, bir düzen sağlamak mümkün olabilir, ancak simültane çeviride bu mümkün olmayabilir.
– KABİN İÇİNDE TERCÜMANLAR ARASI EKİP ÇALIŞMASI:
Kabin arkadaşının deneyimsiz veya verimsiz olması, dinlenmeyi engelleyebilir. Yarım saat veya birer saat konuştuktan sonra çevirmenin dinlenmesi gerekir, ancak sözü bırakacağı meslektaşının da kendisi kadar yeterli olması, çeviri dinleyiciler açısından aynı lezzette devam etmelidir. Bu durum mümkün değilse, yani sözü bırakacağı tercüman yetkin değilse, çevirmen inisiyatif kullanarak, yorulacağını ve yıpranacağını bilse de, toplantının başarısı için kendisi devam etmelidir. Kabinde görev yaparken, o anda çeviri yapılmasa bile, toplantı akışı sürekli takip edilmeli, her an devreye girecekmiş gibi beklemede olunmalıdır. Uyumlu bir ekip anlayışıyla, kabin arkadaşının aklına gelmeyecek özel terimler konusunda ona destek olmak gerekir. O çevirirken birkaç sözlük sürekli açık olmalı, tercümanların tam ortasında bir not defteri olmalı, acilen oraya gerekli sözcükler yazılmalı, arkadaşın koluna dokunarak veya kalemle yazılana işaret ederek dikkati çekilmelidir. Kabin arkadaşının ruh hali ve çeviri performansı sürekli gözlemlenmeli, ne kadar dayanabileceği bilinmelidir. Kahve molalarında ortadan kaybolunmamalıdır, toplantı beklenmedik bir şekilde ve zamanda tekrar başlayabilir.
2-) Simultane tercüme yaparken zaman yönetimini nasıl sağlamaktasınız?
Konuşmacının konuşmasına başlamasıyla dinleyicilere çeviri aktarımı başlar. Çeviriye başlama, konuşmacıdan birkaç saniye sonra olur. Bitiş de aynı şekilde konuşmacı sözünü bitirdikten birkaç saniye sonra yapılır. Sabit bir süre olmamakla birlikte, gerekli mesajı aktarmak ne kadar süre alıyorsa, o kadar konuşulur. Bir yandan dinlemek, bir yandan da konuşmak gerekiyor. Biriktirmeye ve toparlamaya zaman yok.
Konuşmacı hızını artırdığı anda, çevirmen de hızını artırır. Bazı tümceler veya sözcükler kaçırılmışsa, daha sonraki konuşmayı etkilemeyecek şekilde bunlar bir sonraki cümleye eklenebilir. Amaç; sonuç itibarıyla söyleneni eksiksiz olarak mümkün olduğu kadar eş zamanlı olarak dinleyiciye aktarmak.
Aynı anda birkaç işi yapmak, zamanla kazanılan bir beceridir. Simültane çevirmenler, beyinlerini aynı anda birçok şeyle meşgul edebilmeli, ilgilendiği her konuyu kendi içinde doğru yapabilmelidir. Bir şey yaparken, diğer bir şeyi eksik yapıyorsanız, bunu çalışmalısınız.
3-) Tercümeyi yapmadan önce yaptığınız belli başlı hazırlıklar var mıdır?
TERMİNOLOJİ/TERİMCE HAZIRLIĞI:
Toplantı konusunda ne kadar bilgi alınırsa, toplantı o kadar rahat geçer. Kaynak olarak resmi web sayfaları, belgeler, makaleler, tezler kullanılabilir. Konu hakkında medya araştırması da yapılmalı, son zamanlardaki gelişmeler takip edilmelidir. Güncel kaynaklar, literatürde olmayan bilgileri ve terimleri öğrenmek için iyidir.
KONUŞMACILARLA TANIŞMA:
Konuşmalar başlamadan önce, konuşmacılarla tanışmak iki tarafı da rahatlatır. Konuşmacı daha yavaş ve açıklayıcı konuşur. Terminoloji seviyesini bir nebze düşürebilir. Yola çıkarken, ulaşım süresini iyi hesaplamak gerekir. Trafik veya diğer bahanelerle toplantıya geç kalmak, affedilir bir durum değildir. Çevirmenin zamanında yerinde olmaması, tüm akışı ve programı etkileyebilir. Erken gelmek, her zaman avantaj sağlar. Teknik kontroller yapılır, konuşmacılarla ve organizatörle tanışılır, broşür toplanır, proje hakkında bilgi alınır, rahatlanır.
BEDENEN VE RUHEN HAZIRLIK:
Aşırı yemek yememek ve içecek tüketmemek gerekir. Yarı aç, yarı tok olmak en idealidir. Toplantıda ara verilince de kan şekerinin düşmesini engellemek için pasta-kek tarzı şeyler tüketilebilir. Gazlı içecekler geğirmeye sebep olduğu için kullanılmamalıdır. Kabinde her zaman şişe su olmalıdır. Bunlar açılırken ve kullanılırken ses yapmamaya dikkat etmek gerekir. Şişeleri önceden açmak yerinde olur. Kabindeki mikrofonlar o kadar hassas ki; karın gurultusunu da, nefes hırıltısını da, alttan ve üstten çıkacak her türlü gazı bile algılamakta ve maalesef dinleyicilere yansıtmaktadır. Bu sebeplerden dolayı, bünyenin rahat olması ve sessiz çalışması önemlidir.
Konuyla bağlantı kurulmalı, içli-dışlı olunmalıdır. Konu hakkındaki tartışmaları, güncel durumu toplantı anına kadar aklın bir köşesinde tutmakta fayda vardır. Diğer problemler ve konular bir süre için zihinden silinmeli veya arka plana itilmelidir. Sâkin bir kafayla kabine girilmelidir.
KIYAFET DÜZENİ:
Kabin ısınacağı için tişört seviyesine inecek kadar kıyafetlerden kurtulabilecek şekilde giyinmek uygun olur. Ardıl çeviride tercümanın kıyafet düzeni, toplantı katılımcılarıyla uyumlu olmalıdır, ancak simültane çeviride tercüman kendisiyle ve kabin arkadaşıyla baş başadır, o yüzden kıyafetini rahatlıkla serbestçe seçebilir, nasıl rahat ediyorsa, öyle giyinebilir. Ancak protokol şefi, örneğin bir bakan, tercümanı takdir etmek, şikayette bulunmak veya bir konuyu dikkatine sunmak için yanına çağırırsa, aşırı serbest kıyafet biraz uygunsuz kaçabilir, yanlış değerlendirilebilir.
SES TONUNUN AYARLANMASI:
Tercüman, kabinde hassas cihazlarla çalıştığının bilincinde olmalıdır. Kabinde bağırarak konuşmak uygun olmaz. Cihazlar hassas diye fısıltı şeklinde konuşmak da uygun olmaz. Sahnedeki konuşmacının heyecanını, tutkusunu, bilgeliğini, olgunluğunu, kısaca profesyonelliğini kabinden aynen yansıtmak yerinde olur. Konuşmacı sesini yükseltiyorsa, kabindeki tercümanın sesi de o denli yükselmelidir. Konuşmacı duygusal bir konuşma yapıyorsa veya dinleyicileri gözlerini kapatıp hayal kurmaya davet ediyorsa, tercüman da dinleyicileri sesiyle ve anlatımıyla o ruh haline ve ortama sokmalıdır. Konuşmacı, sesini ve üslubunu değiştirerek, dinleyicilerde bir etki yaratmayı amaçlamaktadır, bu da konuşmasının veya performansının bir parçasıdır. Bu etki, konsantrasyonu dağılmış kitleyi uyandırma, bir konuya dikkat çekme, bir olayı vurgulama, dinleyiciyi şaşırtma, şok etme veya tepki çekerek katılım sağlama olabilir. Konuşmacının tonu ve üslubu ile tercümanın tonu ve üslubu örtüşmelidir. Tercüman, konuşmacının nabzını tutmalı, adeta onunla ağlamalı, onunla gülmelidir.
4-) Daha önce Simultane çeviri yaparken zorlandığınız bir anınız oldu mu. Varsa anlatabilir misiniz?
Simültane kabininden uzun süre korktum ve kaçtım. Kabine girmeye yakın, 1-2 gece öncesinden kâbuslar görür, afakanlarla uğraşırdım. Aynı anda hem dinleme, hem anlama ve bir yabancı dile eksiksiz çevirme fikri beni hayli ürküttü. Hatta rüyamda bile konuşmacının söylediklerini kaçırdığımı, zamanında çeviremediğimi, yetişemediğimi, yanımdaki arkadaşımın da benim o kriz anımda çeviriyi devralmak şöyle dursun, bana yardım etmediğini ve hatta sırtını döndüğünü gördüm. Rüyamda kan-ter içinde alnımdan şelale gibi akan teri silerek çok önemli bir uzmana çeviri yapıyordum. Dinleyiciler berbat performansım yüzünden sık sık arkalarına dönüyor ve benimle “Saçmaladığının farkında mısın? Seni bilmiyoruz ama biz bu konunun uzmanıyız, saçmaladığının epey farkındayız” şeklinde imalı bakışlarını hissettim. İşte bütün bu kaygılar, eksiklerimin bilinçaltında da olsa ortaya çıkması, bu işi ciddiye almama ve bu eksikliklerin üzerine gidip kendimi geliştirmeme vesile oldu. Daha iyi hazırlandım. Şu an, televizyon izlerken bile herkes haberleri izler, ben ise içimden okunan haberlerin simültane çevirisini yaparım. Eksik terim varsa, cep telefonuma not alırım. Sonra sözlükten bunları araştırırım. Özellikle haberlerde gündem sürekli değiştiği için, bu yayınlar değişen kavramların en güncel halini öğrenmek için iyi kaynaklardır.
Ben, ardıl çeviriyle ilgili ilk dersimi Tarım Bakanlığı ile bir AB heyeti arasında yapılan bir toplantıdan kovularak aldım. Simültanede buna imkan vermek istemediğim önce kendimi geliştirdim. Çok şükür, şimdiye kadar girdiğim simültane işlerin hiçbirini patlatmadım, ancak birçok tercümanın işveren, ev sahibi veya organizatör tarafından kabinden kovulduğunu veya tercümanın kendi performansını yetersiz bulduğu için bizzat pes ettiğine şahit oldum.
5 -) Simultane tercümedeki heyecan sorununu nasıl yendiniz?
Genel kültür ne kadar iyi olursa, heyecan o kadar az olur. Tercümanı strese sokacak tek konu, tam yeri geldiğinde doğru terimi kullanamamaktır Bu da terimce hazırlığı yaparak aşılabilecek bir sorun. Gramer eksiği, zaten bir tercümanda artık bulunmaması gereken bir şey. Edebi sanatlar, bağlaçlar ve diğer dil becerileri de zaten olması gereken şeyler. Burada olması gereken şey, bir konunun uzmanlarının bulunduğu bir toplantıda doğru terimleri kullanarak toplantının herkes açısından rahat geçmesini sağlamak. Tercümanın terminolojisi o kadar sağlam olmalıdır ki, dinleyiciler tercümanın bu terimleri gayet doğal bir şekilde yıllardır kullanıyor olduğunu düşünmelidir. Zor kelimeler, bilim dalları, ekoller, kişilerin veya mekanların özel isimleri varsa, bunların telaffuzu önceden çalışılmalıdır. Kabinde çeviri yapılırken İzlanda’da patlayan “Eyjafjallajökull” yanardağının ismini kabinde telaffuz etmeye çalışırken kıvranmak, birkaç kez tekrarlayarak doğrusunu söylemeye çalışmak, yanlış bir davranış olur. Bu gibi kelimeler bir tercümanın ağzından defalarca çıkmış olmalıdır.
Konuşmacıyı tanımak veya en geç toplantıdan önce onunla tanışmak, belli bir aşinalık sağlayacağı için, tercümanı rahatlatacaktır. Tüm hazırlıklar yapıldıktan sonra risk faktörü sıfıra yakın olacağı için, heyecan da olmayacaktır. Bir profesyonel yaptığı işle ilgili tutkulu olabilir, hatta olmalı da, ancak işine engel olacak kadar heyecanlı olmak, profesyonellerin özelliği değildir; bilakis hala belli eksiklerin olduğuna ve bundan kaynaklanan kaygıya işarettir.
Portakal Tercüme A.Ş İngilizce-Almanca Simultane Tercüman Aktan AYDOĞMUŞ